Myra Antik Kenti, Antalya’nın Demre ilçesinde yer alan Likya Uygarlığının en özel yerleşimlerinden biri. Deniz ve kara yollarının birleştiği Orta Likya bölgesinde yer alan Myra her dönemde Likya sanat ve kültürünün en önemli temsilcisi olmuş. Akdeniz kıyılarının en çok turist çeken kentlerinden Myra, sahip olduğu tiyatrosu, Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba) ve kaya mezarları ile kendine hayran bırakıyor.

Demre ilçe merkezi yakınlarında yer alan Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuş. Teke Yarımadası’nda bulunan kent, Demre merkeze 2 kilometre mesafede. Myros Nehri günümüzdeki adıyla Demre Çayı’nın batısındaki kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanıyordu. Kanalın diğer tarafında yer alan Andriake (Çayağzı) Limanı’ndan da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti faaliyetleri için kullanılıyordu.

Myra Antik Kenti

Demre Antalya’nın 19 ilçesinden biri. Antalya merkeze 145 km mesafede yer alıyor. Kaş ilçesi ile batıda kalan son iki ilçeden biri. Demre doğası, tarihi ve kültürü ile Akdeniz kıyıların da en özel yerleşimlerinden biri, eski adı ise Kale.

Demre denilince ilk akla gelen yer şüphesiz Myra Antik Kenti. Myra çoğu zaman bilinirlikte Demre’nin de önüne geçiyor. Antik kent tarihte bilinen ilk federasyon yapısını kurmuş Likya Uygarlığının en büyük 6 kenti arasında yer alıyordu. Myra’nın ismi ‘Yüce Ana Tanrıça’nın Yeri’ anlamına geliyor. Strabon’un verdiği bilgiye göre Myra, Likçe yazıtlarda Myrrh adıyla anılıyor. Myra Antik Kenti kazı başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, kentin ilk isminin ‘Muri’ olduğunu söyler. Muri ismi zamanla da ‘Myra’ olarak telaffuz edilmiş.

Strabon, ‘Geographika’ adlı eserinde Myra’nın oy hakkına sahip 23 kentten biri olduğunu söylüyor. Bu oy hakkına sahip 23 Likya kentinden en büyüklerinin 3, orta büyüklükte olanların 2, geriye kalanların da 1 oy hakkı olduğunu belirtir. İşte 3 oy hakkına sahip en büyük 6 kent: Xanthos, Patara, Pınara, Olimpos, Tlos ve Myra idi.

İlçe merkezinden kolaylıkla ulaşabileceğiniz Myra Antik Kenti bir yüksekçe bir tepenin hemen önünde yer alıyor. Myra’nın üç tarafı da dağlarla çevrili. Girişte hemen solda kaya mezarları göze çarparken sağda büyük tiyatro tüm ihtişamıyla yükseliyor. Yamaca tutturulmuş gibi duran kaya mezarlarının her biri ince ince işlenmiş sanat eseri gibi. Hatta mezarları koruyan yasalar çıkarmışlar ve ‘minti’ adı verilen bir devlet kurumu dahi oluşturmuşlar.

Anadolu uygarlıkları arasında Likyalılar kadar mezarlarına önem veren başka halk yok galiba. Mezarların güvenliği için ön kısımda zincirden bir bariyer oluşturulmuş, çok yaklaşamıyorsunuz. Ancak arkanıza kaya mezarlarını alıp fotoğraf çekilmeyi unutmayın.

Antik tiyatro mezarlardan birkaç metre uzaklıkta. Merdivenlerle tiyatronun en üst noktasına kadar çıkıp sahneyi yukarıdan görebiliyorsunuz. Tiyatro sanki dün yapılmış gibi sapa sağlam duruyor. Basamaklar, oturma yerleri, sahne, yükselen taş duvarlar bugüne kadar bozulmadan gelmeyi başarmış.

Antik kentin tarihinde hikayesi de dikkat çekici. Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, Myra’nın en azından İÖ 5’inci yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünün işareti. O dönemde kentte basılan sikkelerin üzerinde Ana Tanrıça kabartması (Artemis) var. Lakin Myra kentinin aktif bir şekilde tarih sahnesinde rol almaya başlaması Hellenistik Dönem’e denk geliyor.

İS 2’nci yüzyıl Myra’nın büyük bir gelişmeye sahne olduğu dönem. Myra, bu yüzyılda büyük bir atılım göstermiş, kent birçok yapıyla donatılmış. Likya Birliği’nin Metropolisi olan şehirde, Likyalı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmış.

Bizans Dönemi’nde ise Myra, dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri olmuş. Günümüze dek ulaşan ününü, Aziz Nikolaos’un (Noel Baba) İ.S. 4’üncü yüzyılda şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçlu. Aziz Nikolas’ın piskoposluk yaptığı kent Orta çağda oldukça tanınıyordu.

Myra, 7.yüzyıldan itibaren hem deprem ve su baskınlarıyla harap olmuş. Demre Çayının getirdiği alüvyonlar ve Arap akınları nedeniyle zarar görüp zayıflamış ve ticari yönden de önemini yitirmeye başlamış. MS 13. yüzyılda Demre Çayının alüvyonları tüm ovayı 9 metre kadar doldurmuş. Günümüzde Demre ilçesi bu alüvyonların üzerinde kurulu. Kim bilir kazıldıkça neler çıkacak toprağın altından.

Myra Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir

Myra konumu itibariyle Kaş ve Finike arasında yer alır Antik kent Finike’ye 30 kilometre, Kaş’a ise 45 km mesafede Kekova’ya (Üçağız Köyü’ne) 20 km uzaklıkta. Dolayısıyla bu bölgede tatil planı yapanların yol güzergahı üzerinde olup ulaşımı kolay. Adrasan’da ya da Kaş’ta tatil yapacaksınız Demre’deki Myra Antik Kenti’ni ve Noel Baba Kilisesi’ni de programınıza dahil edin.

Previous Letoon Antik Kenti